تفسير ابن كثر - سورة الفاتحة الآية 1 | تواصل | القرآن الكريم

مرحباً بك زائرنا الكريم .. لك حرية الإستفادة والنشر

Surah Enbiya Suresi

Türkçe

Surah Enbiya Suresi - Aya count 112
Facebook Twitter Google+ Pinterest Reddit StumbleUpon Linkedin Tumblr Google Bookmarks Email
اقْتَرَبَ لِلنَّاسِ حِسَابُهُمْ وَهُمْ فِي غَفْلَةٍ مُّعْرِضُونَ ( 1 ) Enbiya Suresi - Aya 1
Insanlarin hesab (görme) zamani yaklasti. Onlar ise hâlâ gaflet içinde, yan çizip aldirmiyorlar.
مَا يَأْتِيهِم مِّن ذِكْرٍ مِّن رَّبِّهِم مُّحْدَثٍ إِلَّا اسْتَمَعُوهُ وَهُمْ يَلْعَبُونَ ( 2 ) Enbiya Suresi - Aya 2
Rablerinden kendilerine gelen her yeni hatirlatmayi hep eglenerek dinliyorlar.
لَاهِيَةً قُلُوبُهُمْ ۗ وَأَسَرُّوا النَّجْوَى الَّذِينَ ظَلَمُوا هَلْ هَٰذَا إِلَّا بَشَرٌ مِّثْلُكُمْ ۖ أَفَتَأْتُونَ السِّحْرَ وَأَنتُمْ تُبْصِرُونَ ( 3 ) Enbiya Suresi - Aya 3
Kalbleri hep eglencede (gaflette), hem o zalimler aralarinda su gizli fisiltiyi yaptilar: "Bu, ancak sizin gibi bir insan. Artik göz göre göre sihre mi gidip uyarsiniz?"
قَالَ رَبِّي يَعْلَمُ الْقَوْلَ فِي السَّمَاءِ وَالْأَرْضِ ۖ وَهُوَ السَّمِيعُ الْعَلِيمُ ( 4 ) Enbiya Suresi - Aya 4
Peygamber: "Benim Rabbim gökte ve yerde (söylenen) her sözü bilir. O, her seyi isitir, her seyi bilir" dedi.
بَلْ قَالُوا أَضْغَاثُ أَحْلَامٍ بَلِ افْتَرَاهُ بَلْ هُوَ شَاعِرٌ فَلْيَأْتِنَا بِآيَةٍ كَمَا أُرْسِلَ الْأَوَّلُونَ ( 5 ) Enbiya Suresi - Aya 5
Onlar: "Hayir, bunlar karisik rüyalardir; yok, onu kendisi uydurdu, yok o bir sairdir. Böyle degilse önceki peygamberler gibi, o da bize bir mucize getirsin" dediler.
مَا آمَنَتْ قَبْلَهُم مِّن قَرْيَةٍ أَهْلَكْنَاهَا ۖ أَفَهُمْ يُؤْمِنُونَ ( 6 ) Enbiya Suresi - Aya 6
Onlardan önce yok ettigimiz hiçbir memleket halki iman etmedi. Simdi bunlar mi iman edecekler?
وَمَا أَرْسَلْنَا قَبْلَكَ إِلَّا رِجَالًا نُّوحِي إِلَيْهِمْ ۖ فَاسْأَلُوا أَهْلَ الذِّكْرِ إِن كُنتُمْ لَا تَعْلَمُونَ ( 7 ) Enbiya Suresi - Aya 7
(Ey Muhammed!) Biz, senden önce de ancak kendilerine vahyettigimiz birtakim erkek(peygamber)ler gönderdik. Bilmiyorsaniz kitap ehli olanlara sorun.
وَمَا جَعَلْنَاهُمْ جَسَدًا لَّا يَأْكُلُونَ الطَّعَامَ وَمَا كَانُوا خَالِدِينَ ( 8 ) Enbiya Suresi - Aya 8
Biz onlari yemek yemez birer cesed kilmadik ve onlar ölümsüz de degillerdi.
ثُمَّ صَدَقْنَاهُمُ الْوَعْدَ فَأَنجَيْنَاهُمْ وَمَن نَّشَاءُ وَأَهْلَكْنَا الْمُسْرِفِينَ ( 9 ) Enbiya Suresi - Aya 9
Sonra biz onlara verdigimiz sözü yerine getirdik; hem onlari, hem de diledigimiz kimseleri kurtardik, asiri gidenleri yok ettik.
لَقَدْ أَنزَلْنَا إِلَيْكُمْ كِتَابًا فِيهِ ذِكْرُكُمْ ۖ أَفَلَا تَعْقِلُونَ ( 10 ) Enbiya Suresi - Aya 10
(Ey Kureys toplulugu!) And olsun, size öyle bir kitab indirdik ki, bütün san ve serefiniz ondadir. Hâlâ akillanmayacak misiniz?
وَكَمْ قَصَمْنَا مِن قَرْيَةٍ كَانَتْ ظَالِمَةً وَأَنشَأْنَا بَعْدَهَا قَوْمًا آخَرِينَ ( 11 ) Enbiya Suresi - Aya 11
Biz halki zalim olan nice memleketleri kirip geçirdik ve onlardan sonra baska milletler var ettik.
فَلَمَّا أَحَسُّوا بَأْسَنَا إِذَا هُم مِّنْهَا يَرْكُضُونَ ( 12 ) Enbiya Suresi - Aya 12
Onlar azabimizin siddetini hissettikleri zaman oradan kaçmaya koyuluyorlardi.
لَا تَرْكُضُوا وَارْجِعُوا إِلَىٰ مَا أُتْرِفْتُمْ فِيهِ وَمَسَاكِنِكُمْ لَعَلَّكُمْ تُسْأَلُونَ ( 13 ) Enbiya Suresi - Aya 13
"Kosup kaçmayin; size nimet verilen yere, yurtlariniza dönün ki, sorguya çekileceksiniz" dedik.
قَالُوا يَا وَيْلَنَا إِنَّا كُنَّا ظَالِمِينَ ( 14 ) Enbiya Suresi - Aya 14
Onlar da: "Vay bizlere! Biz gerçekten zalimler idik" dediler.
فَمَا زَالَت تِّلْكَ دَعْوَاهُمْ حَتَّىٰ جَعَلْنَاهُمْ حَصِيدًا خَامِدِينَ ( 15 ) Enbiya Suresi - Aya 15
Biz, onlari biçilmis bir ekin ve bir yigin kül haline getirinceye kadar hep sözleri bu feryad olmustur.
وَمَا خَلَقْنَا السَّمَاءَ وَالْأَرْضَ وَمَا بَيْنَهُمَا لَاعِبِينَ ( 16 ) Enbiya Suresi - Aya 16
Biz gök ile yeri ve aralarindaki seyleri, bos bir eglence için yaratmadik.
لَوْ أَرَدْنَا أَن نَّتَّخِذَ لَهْوًا لَّاتَّخَذْنَاهُ مِن لَّدُنَّا إِن كُنَّا فَاعِلِينَ ( 17 ) Enbiya Suresi - Aya 17
Eger bir eglence edinmek isteseydik, elbette onu katimizdan edinirdik. Yapacak olsaydik öyle yapardik.
بَلْ نَقْذِفُ بِالْحَقِّ عَلَى الْبَاطِلِ فَيَدْمَغُهُ فَإِذَا هُوَ زَاهِقٌ ۚ وَلَكُمُ الْوَيْلُ مِمَّا تَصِفُونَ ( 18 ) Enbiya Suresi - Aya 18
Hayir, biz hakki batilin basina çarpariz da onun beynini parçalar. Bir de bakarsin (batil) o anda yok olup gitmistir. Allah'a yakistirdiginiz vasiflardan ötürü size yaziklar olsun.
وَلَهُ مَن فِي السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ ۚ وَمَنْ عِندَهُ لَا يَسْتَكْبِرُونَ عَنْ عِبَادَتِهِ وَلَا يَسْتَحْسِرُونَ ( 19 ) Enbiya Suresi - Aya 19
Göklerde ve yerde olan bütün varliklar O'nundur. Katinda olanlar O'na kulluk etmekten ne çekinirler, ne de yorulurlar.
يُسَبِّحُونَ اللَّيْلَ وَالنَّهَارَ لَا يَفْتُرُونَ ( 20 ) Enbiya Suresi - Aya 20
Gece gündüz (hep Allah'i) tesbih ederler, usanmazlar.
أَمِ اتَّخَذُوا آلِهَةً مِّنَ الْأَرْضِ هُمْ يُنشِرُونَ ( 21 ) Enbiya Suresi - Aya 21
Yoksa (Mekke müsrikleri) birtakim ilâhlar edindiler de yerden ölüleri onlar mi diriltecekler?
لَوْ كَانَ فِيهِمَا آلِهَةٌ إِلَّا اللَّهُ لَفَسَدَتَا ۚ فَسُبْحَانَ اللَّهِ رَبِّ الْعَرْشِ عَمَّا يَصِفُونَ ( 22 ) Enbiya Suresi - Aya 22
Eger yer ile gökte Allah'tan baska ilâhlar olsaydi, bunlarin ikisi de muhakkak fesada ugrar yok olurdu. O halde Ars'in Rabbi olan Allah, onlarin vasfetmekte olduklari seylerden (bütün noksanliklardan) beridir, münezzehtir.
لَا يُسْأَلُ عَمَّا يَفْعَلُ وَهُمْ يُسْأَلُونَ ( 23 ) Enbiya Suresi - Aya 23
O, yaptigindan sorumlu olmaz, onlar ise sorumlu tutulacaklardir.
أَمِ اتَّخَذُوا مِن دُونِهِ آلِهَةً ۖ قُلْ هَاتُوا بُرْهَانَكُمْ ۖ هَٰذَا ذِكْرُ مَن مَّعِيَ وَذِكْرُ مَن قَبْلِي ۗ بَلْ أَكْثَرُهُمْ لَا يَعْلَمُونَ الْحَقَّ ۖ فَهُم مُّعْرِضُونَ ( 24 ) Enbiya Suresi - Aya 24
Yoksa O'ndan baska ilâhlar mi edindiler? De ki: "Kesin delilinizi getirin. Iste benimle beraber olanlarin kitabi ve benden öncekilerin kitabi." Hayir, onlarin çogu gerçegi bilmezler de onun için yüz çevirirler.
وَمَا أَرْسَلْنَا مِن قَبْلِكَ مِن رَّسُولٍ إِلَّا نُوحِي إِلَيْهِ أَنَّهُ لَا إِلَٰهَ إِلَّا أَنَا فَاعْبُدُونِ ( 25 ) Enbiya Suresi - Aya 25
Senden önce hiçbir peygamber göndermedik ki, ona söyle vahyetmis olmayalim: "Gerçek su ki benden baska ilâh yoktur. Onun için bana ibadet edin."
وَقَالُوا اتَّخَذَ الرَّحْمَٰنُ وَلَدًا ۗ سُبْحَانَهُ ۚ بَلْ عِبَادٌ مُّكْرَمُونَ ( 26 ) Enbiya Suresi - Aya 26
Böyle iken dediler ki: "Rahmân çocuk edindi." Allah bundan münezzehtir. Dogrusu melekler (Allah'in çocuklari degil.) ikram olunmus kullardir.
لَا يَسْبِقُونَهُ بِالْقَوْلِ وَهُم بِأَمْرِهِ يَعْمَلُونَ ( 27 ) Enbiya Suresi - Aya 27
Onlar Allah'in sözünün önüne geçmezler, hep O'nun emriyle hareket ederler.
يَعْلَمُ مَا بَيْنَ أَيْدِيهِمْ وَمَا خَلْفَهُمْ وَلَا يَشْفَعُونَ إِلَّا لِمَنِ ارْتَضَىٰ وَهُم مِّنْ خَشْيَتِهِ مُشْفِقُونَ ( 28 ) Enbiya Suresi - Aya 28
Allah, onlarin önlerindekini de, arkalarindakini de (yaptiklarini ve yapacaklarini) bilir. Onlar, Allah'in hosnud oldugu kimseden baskasina sefaat etmezler. Hepsi de O'nun korkusundan titrerler.
وَمَن يَقُلْ مِنْهُمْ إِنِّي إِلَٰهٌ مِّن دُونِهِ فَذَٰلِكَ نَجْزِيهِ جَهَنَّمَ ۚ كَذَٰلِكَ نَجْزِي الظَّالِمِينَ ( 29 ) Enbiya Suresi - Aya 29
Içlerinden kim: "Ben, O'ndan baska bir ilâhim" derse, biz ona cehennemi ceza olarak veririz. Zalimleri biz böyle cezalandiririz.
أَوَلَمْ يَرَ الَّذِينَ كَفَرُوا أَنَّ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضَ كَانَتَا رَتْقًا فَفَتَقْنَاهُمَا ۖ وَجَعَلْنَا مِنَ الْمَاءِ كُلَّ شَيْءٍ حَيٍّ ۖ أَفَلَا يُؤْمِنُونَ ( 30 ) Enbiya Suresi - Aya 30
O kâfir olanlar, görmediler mi ki, göklerle yer bitisik bir halde iken biz onlari ayirdik. Hayati olan her seyi sudan yarattik. Hâlâ inanmiyorlar mi?
وَجَعَلْنَا فِي الْأَرْضِ رَوَاسِيَ أَن تَمِيدَ بِهِمْ وَجَعَلْنَا فِيهَا فِجَاجًا سُبُلًا لَّعَلَّهُمْ يَهْتَدُونَ ( 31 ) Enbiya Suresi - Aya 31
Yeryüzünde, insanlar sarsilmasin diye sabit daglar yarattik, rahat gidebilsinler diye daglarin aralarinda genis yollar var ettik.
وَجَعَلْنَا السَّمَاءَ سَقْفًا مَّحْفُوظًا ۖ وَهُمْ عَنْ آيَاتِهَا مُعْرِضُونَ ( 32 ) Enbiya Suresi - Aya 32
Gökyüzünü de korunmus bir tavan yaptik. Kâfirler ise, gökyüzünün alâmetlerinden (Allah'in kudret ve azametine delalet eden delillerinden) yüz çeviriyorlar.
وَهُوَ الَّذِي خَلَقَ اللَّيْلَ وَالنَّهَارَ وَالشَّمْسَ وَالْقَمَرَ ۖ كُلٌّ فِي فَلَكٍ يَسْبَحُونَ ( 33 ) Enbiya Suresi - Aya 33
Geceyi, gündüzü, günesi ve ayi yaratan O'dur. Bunlarin her biri kendi dairesinde dolasmaktadir.
وَمَا جَعَلْنَا لِبَشَرٍ مِّن قَبْلِكَ الْخُلْدَ ۖ أَفَإِن مِّتَّ فَهُمُ الْخَالِدُونَ ( 34 ) Enbiya Suresi - Aya 34
Ey Muhammed! Senden önce de hiçbir insani ölümsüz kilmadik, sen ölürsün de onlar baki kalir mi? Senin ölmenle rahata kavusacaklarini mi saniyorlar?
كُلُّ نَفْسٍ ذَائِقَةُ الْمَوْتِ ۗ وَنَبْلُوكُم بِالشَّرِّ وَالْخَيْرِ فِتْنَةً ۖ وَإِلَيْنَا تُرْجَعُونَ ( 35 ) Enbiya Suresi - Aya 35
Her nefis ölümü tadacaktir. Sizi bir imtihan olarak kötülük ve iyilikle deneyecegiz. Hepiniz de sonunda bize döndürüleceksiniz.
وَإِذَا رَآكَ الَّذِينَ كَفَرُوا إِن يَتَّخِذُونَكَ إِلَّا هُزُوًا أَهَٰذَا الَّذِي يَذْكُرُ آلِهَتَكُمْ وَهُم بِذِكْرِ الرَّحْمَٰنِ هُمْ كَافِرُونَ ( 36 ) Enbiya Suresi - Aya 36
O inkârcilar seni gördükleri zaman, seni alaya aliyorlar ve "Ilâhlarinizi diline dolayan bu mudur?" diyorlar. Halbuki onlar Rahmân'in kitabini inkâr ediyorlar.
خُلِقَ الْإِنسَانُ مِنْ عَجَلٍ ۚ سَأُرِيكُمْ آيَاتِي فَلَا تَسْتَعْجِلُونِ ( 37 ) Enbiya Suresi - Aya 37
Insan aceleci olarak yaratilmistir. Size yakinda (azaba dair) alametlerimi gösterecegim. Simdi siz acele etmeyin.
وَيَقُولُونَ مَتَىٰ هَٰذَا الْوَعْدُ إِن كُنتُمْ صَادِقِينَ ( 38 ) Enbiya Suresi - Aya 38
"Dogru sözlü iseniz (bildirin) bu vaad ne zamandir?" derler.
لَوْ يَعْلَمُ الَّذِينَ كَفَرُوا حِينَ لَا يَكُفُّونَ عَن وُجُوهِهِمُ النَّارَ وَلَا عَن ظُهُورِهِمْ وَلَا هُمْ يُنصَرُونَ ( 39 ) Enbiya Suresi - Aya 39
Bu kâfirler atesi yüzlerinden ve sirtlarindan men edemeyecekleri ve yardim da göremeyecekleri zamani, bir bilseler!
بَلْ تَأْتِيهِم بَغْتَةً فَتَبْهَتُهُمْ فَلَا يَسْتَطِيعُونَ رَدَّهَا وَلَا هُمْ يُنظَرُونَ ( 40 ) Enbiya Suresi - Aya 40
Dogrusu bu azap onlara ansizin gelecek de kendilerini sasirtacaktir. Artik ne geri çevrilmesine güçleri yetecek, ne de kendilerine mühlet verilecektir.
وَلَقَدِ اسْتُهْزِئَ بِرُسُلٍ مِّن قَبْلِكَ فَحَاقَ بِالَّذِينَ سَخِرُوا مِنْهُم مَّا كَانُوا بِهِ يَسْتَهْزِئُونَ ( 41 ) Enbiya Suresi - Aya 41
Yemin olsun ki, senden önce birçok peygamberle alay edildi de içlerinden alay edenleri, o alay ettikleri sey (azap) kusativerdi.
قُلْ مَن يَكْلَؤُكُم بِاللَّيْلِ وَالنَّهَارِ مِنَ الرَّحْمَٰنِ ۗ بَلْ هُمْ عَن ذِكْرِ رَبِّهِم مُّعْرِضُونَ ( 42 ) Enbiya Suresi - Aya 42
De ki: "Geceleyin ve gündüzün sizi Rahmân'dan kim koruyabilir?" Ama onlar Rablerinin kitabindan yüz çevirmektedirler.
أَمْ لَهُمْ آلِهَةٌ تَمْنَعُهُم مِّن دُونِنَا ۚ لَا يَسْتَطِيعُونَ نَصْرَ أَنفُسِهِمْ وَلَا هُم مِّنَّا يُصْحَبُونَ ( 43 ) Enbiya Suresi - Aya 43
Yoksa kendilerini bize karsi savunacak tanrilari mi var? O tanrilar kendilerine bile yardim edemezler, katimizdan da dostluk görmezler.
بَلْ مَتَّعْنَا هَٰؤُلَاءِ وَآبَاءَهُمْ حَتَّىٰ طَالَ عَلَيْهِمُ الْعُمُرُ ۗ أَفَلَا يَرَوْنَ أَنَّا نَأْتِي الْأَرْضَ نَنقُصُهَا مِنْ أَطْرَافِهَا ۚ أَفَهُمُ الْغَالِبُونَ ( 44 ) Enbiya Suresi - Aya 44
Dogrusu biz o kâfirleri ve atalarini yasattik, hatta o ömür onlara uzun geldi. Fakat simdi memleketlerini her yandan eksilttigimizi görmüyorlar mi? O halde üstün gelen onlar midir?
قُلْ إِنَّمَا أُنذِرُكُم بِالْوَحْيِ ۚ وَلَا يَسْمَعُ الصُّمُّ الدُّعَاءَ إِذَا مَا يُنذَرُونَ ( 45 ) Enbiya Suresi - Aya 45
De ki: "Ben sizi ancak vahiyle korkutup uyariyorum," uyarildiklari zaman sagirlar çagriyi duymazlar.
وَلَئِن مَّسَّتْهُمْ نَفْحَةٌ مِّنْ عَذَابِ رَبِّكَ لَيَقُولُنَّ يَا وَيْلَنَا إِنَّا كُنَّا ظَالِمِينَ ( 46 ) Enbiya Suresi - Aya 46
Yemin olsun ki, Rabbinin azabindan az bir sey onlara dokunursa, muhakkak "Vay bizlere, biz gerçekten zalimlerdik" diyeceklerdir.
وَنَضَعُ الْمَوَازِينَ الْقِسْطَ لِيَوْمِ الْقِيَامَةِ فَلَا تُظْلَمُ نَفْسٌ شَيْئًا ۖ وَإِن كَانَ مِثْقَالَ حَبَّةٍ مِّنْ خَرْدَلٍ أَتَيْنَا بِهَا ۗ وَكَفَىٰ بِنَا حَاسِبِينَ ( 47 ) Enbiya Suresi - Aya 47
Biz kiyamet günü için dogru teraziler kurariz; hiçbir kimse hiçbir haksizliga ugratilmaz. Yapilan amel, bir hardal tanesi agirliginca da olsa, onu getirir (tartiya koyariz.). Hesap görenler olarak da biz kâfiyiz.
وَلَقَدْ آتَيْنَا مُوسَىٰ وَهَارُونَ الْفُرْقَانَ وَضِيَاءً وَذِكْرًا لِّلْمُتَّقِينَ ( 48 ) Enbiya Suresi - Aya 48
Yemin olsun ki, Musa ve Harun'a egriyi dogrudan ayiran kitabi, takva sahibleri için bir isik ve ögüt olarak verdik.
الَّذِينَ يَخْشَوْنَ رَبَّهُم بِالْغَيْبِ وَهُم مِّنَ السَّاعَةِ مُشْفِقُونَ ( 49 ) Enbiya Suresi - Aya 49
Onlar görmedikleri halde Rablerinden korkarlar, kiyamet saatinden de titrerler.
وَهَٰذَا ذِكْرٌ مُّبَارَكٌ أَنزَلْنَاهُ ۚ أَفَأَنتُمْ لَهُ مُنكِرُونَ ( 50 ) Enbiya Suresi - Aya 50
Iste bu (Kur'ân) da indirdigimiz kutsal bir kitaptir. Simdi siz bunu mu inkâr ediyorsunuz?
وَلَقَدْ آتَيْنَا إِبْرَاهِيمَ رُشْدَهُ مِن قَبْلُ وَكُنَّا بِهِ عَالِمِينَ ( 51 ) Enbiya Suresi - Aya 51
And olsun ki biz daha önce Ibrahim'e de rüsdünü vermistik (akla uygun olani göstermistik). Biz onu biliyorduk.
إِذْ قَالَ لِأَبِيهِ وَقَوْمِهِ مَا هَٰذِهِ التَّمَاثِيلُ الَّتِي أَنتُمْ لَهَا عَاكِفُونَ ( 52 ) Enbiya Suresi - Aya 52
O zaman o, babasina ve kavmine: "Bu tapinip durdugunuz heykeller nedir?" demisti.
قَالُوا وَجَدْنَا آبَاءَنَا لَهَا عَابِدِينَ ( 53 ) Enbiya Suresi - Aya 53
Onlar: "Biz atalarimizi bunlara tapar bulduk" dediler.
قَالَ لَقَدْ كُنتُمْ أَنتُمْ وَآبَاؤُكُمْ فِي ضَلَالٍ مُّبِينٍ ( 54 ) Enbiya Suresi - Aya 54
Ibrahim: "And olsun ki sizler de, atalariniz da apaçik bir sapiklik içindesiniz" dedi.
قَالُوا أَجِئْتَنَا بِالْحَقِّ أَمْ أَنتَ مِنَ اللَّاعِبِينَ ( 55 ) Enbiya Suresi - Aya 55
Onlar : "Sen bize gerçegi mi getirdin (Sen ciddi mi söylüyorsun), yoksa saka mi ediyorsun?" dediler.
قَالَ بَل رَّبُّكُمْ رَبُّ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ الَّذِي فَطَرَهُنَّ وَأَنَا عَلَىٰ ذَٰلِكُم مِّنَ الشَّاهِدِينَ ( 56 ) Enbiya Suresi - Aya 56
O söyle dedi: "Hayir Rabbiniz göklerin ve yerin Rabbidir ki onlari O yaratmistir. Ben de buna sahidlik edenlerdenim."
وَتَاللَّهِ لَأَكِيدَنَّ أَصْنَامَكُم بَعْدَ أَن تُوَلُّوا مُدْبِرِينَ ( 57 ) Enbiya Suresi - Aya 57
"Allah'a yemin ederim ki, siz arkanizi dönüp gittikten sonra, ben putlariniza elbette bir tuzak kuracagim."
فَجَعَلَهُمْ جُذَاذًا إِلَّا كَبِيرًا لَّهُمْ لَعَلَّهُمْ إِلَيْهِ يَرْجِعُونَ ( 58 ) Enbiya Suresi - Aya 58
Derken o, bunlari parça parça etti. Yalniz kendisine basvursunlar diye onlarin büyügünü saglam birakti.
قَالُوا مَن فَعَلَ هَٰذَا بِآلِهَتِنَا إِنَّهُ لَمِنَ الظَّالِمِينَ ( 59 ) Enbiya Suresi - Aya 59
(Kavmi) "Tanrilarimiza bunu kim yapti? Dogrusu o zalimlerden biridir." dediler.
قَالُوا سَمِعْنَا فَتًى يَذْكُرُهُمْ يُقَالُ لَهُ إِبْرَاهِيمُ ( 60 ) Enbiya Suresi - Aya 60
(Bazilari) "Ibrahim denen bir gencin, onlari diline doladigini duymustuk" dediler.
قَالُوا فَأْتُوا بِهِ عَلَىٰ أَعْيُنِ النَّاسِ لَعَلَّهُمْ يَشْهَدُونَ ( 61 ) Enbiya Suresi - Aya 61
"O halde onu insanlarin gözleri önüne getirin, olur ki (aleyhinde) sahidlik ederler" dediler.
قَالُوا أَأَنتَ فَعَلْتَ هَٰذَا بِآلِهَتِنَا يَا إِبْرَاهِيمُ ( 62 ) Enbiya Suresi - Aya 62
(Ibrahim gelince ona) "Ey Ibrahim! bunu tanrilarimiza sen mi yaptin?" dediler
قَالَ بَلْ فَعَلَهُ كَبِيرُهُمْ هَٰذَا فَاسْأَلُوهُمْ إِن كَانُوا يَنطِقُونَ ( 63 ) Enbiya Suresi - Aya 63
Ibrahim: "Belki onu su büyükleri yapmistir, konusabiliyorlarsa onlara sorun" dedi.
فَرَجَعُوا إِلَىٰ أَنفُسِهِمْ فَقَالُوا إِنَّكُمْ أَنتُمُ الظَّالِمُونَ ( 64 ) Enbiya Suresi - Aya 64
Bunun üzerine vicdanlarina dönüp (kendi kendilerine) dediler ki: "Dogrusu siz haksizsiniz."
ثُمَّ نُكِسُوا عَلَىٰ رُءُوسِهِمْ لَقَدْ عَلِمْتَ مَا هَٰؤُلَاءِ يَنطِقُونَ ( 65 ) Enbiya Suresi - Aya 65
Sonra yine (eski) kafalarina döndüler: "And olsun ki (ey Ibrahim!) bunlarin konusmayacagini (sen de) bilirsin." dediler.
قَالَ أَفَتَعْبُدُونَ مِن دُونِ اللَّهِ مَا لَا يَنفَعُكُمْ شَيْئًا وَلَا يَضُرُّكُمْ ( 66 ) Enbiya Suresi - Aya 66
(Ibrahim) dedi: "O halde, Allah'i birakip da size hiçbir fayda ve zarar veremeyecek olan putlara mi tapiyorsunuz?"
أُفٍّ لَّكُمْ وَلِمَا تَعْبُدُونَ مِن دُونِ اللَّهِ ۖ أَفَلَا تَعْقِلُونَ ( 67 ) Enbiya Suresi - Aya 67
"Size de, Allah'i birakip taptiklariniza da yaziklar olsun, siz hâlâ akillanmayacak misiniz?"
قَالُوا حَرِّقُوهُ وَانصُرُوا آلِهَتَكُمْ إِن كُنتُمْ فَاعِلِينَ ( 68 ) Enbiya Suresi - Aya 68
Onlar: "Bir sey yapacaksaniz, sunu yakin da tanrilariniza yardim edin" dediler.
قُلْنَا يَا نَارُ كُونِي بَرْدًا وَسَلَامًا عَلَىٰ إِبْرَاهِيمَ ( 69 ) Enbiya Suresi - Aya 69
Biz: "Ey ates! Ibrahim'e karsi serin ve zararsiz ol" dedik.
وَأَرَادُوا بِهِ كَيْدًا فَجَعَلْنَاهُمُ الْأَخْسَرِينَ ( 70 ) Enbiya Suresi - Aya 70
Ona düzen kurmak istediler, fakat biz kendilerini daha fazla hüsrana ugrattik.
وَنَجَّيْنَاهُ وَلُوطًا إِلَى الْأَرْضِ الَّتِي بَارَكْنَا فِيهَا لِلْعَالَمِينَ ( 71 ) Enbiya Suresi - Aya 71
Onu da, Lût'u da, âlemler için bereketli ve kutsal kildigimiz yere ulastirip kurtardik.
وَوَهَبْنَا لَهُ إِسْحَاقَ وَيَعْقُوبَ نَافِلَةً ۖ وَكُلًّا جَعَلْنَا صَالِحِينَ ( 72 ) Enbiya Suresi - Aya 72
Ona (Ibrahim'e) Ishak'i, üstelik bir de Yakub'u ihsan ettik ve herbirini salih kimseler kildik.
وَجَعَلْنَاهُمْ أَئِمَّةً يَهْدُونَ بِأَمْرِنَا وَأَوْحَيْنَا إِلَيْهِمْ فِعْلَ الْخَيْرَاتِ وَإِقَامَ الصَّلَاةِ وَإِيتَاءَ الزَّكَاةِ ۖ وَكَانُوا لَنَا عَابِدِينَ ( 73 ) Enbiya Suresi - Aya 73
Onlari buyrugumuz altinda (insanlara) dogru yolu gösterecek önderler kildik. Kendilerine hayirli isler yapmayi, namaz kilmayi, zekat vermeyi vahyettik. Onlar bize kulluk eden kimselerdir.
وَلُوطًا آتَيْنَاهُ حُكْمًا وَعِلْمًا وَنَجَّيْنَاهُ مِنَ الْقَرْيَةِ الَّتِي كَانَت تَّعْمَلُ الْخَبَائِثَ ۗ إِنَّهُمْ كَانُوا قَوْمَ سَوْءٍ فَاسِقِينَ ( 74 ) Enbiya Suresi - Aya 74
Biz Lût'a da bir hüküm, bir ilim verdik. Onu çirkin isler isleyen kasabadan kurtardik. Dogrusu onlar kötü, fasik bir kavimdi.
وَأَدْخَلْنَاهُ فِي رَحْمَتِنَا ۖ إِنَّهُ مِنَ الصَّالِحِينَ ( 75 ) Enbiya Suresi - Aya 75
Onu ise rahmetimizin içine aldik. Çünkü o salihlerdendi.
وَنُوحًا إِذْ نَادَىٰ مِن قَبْلُ فَاسْتَجَبْنَا لَهُ فَنَجَّيْنَاهُ وَأَهْلَهُ مِنَ الْكَرْبِ الْعَظِيمِ ( 76 ) Enbiya Suresi - Aya 76
Nuh da daha önceleri bize yalvarmisti; biz de onun duasini kabul ettik, kendisini ve ailesini büyük sikintidan kurtardik.
وَنَصَرْنَاهُ مِنَ الْقَوْمِ الَّذِينَ كَذَّبُوا بِآيَاتِنَا ۚ إِنَّهُمْ كَانُوا قَوْمَ سَوْءٍ فَأَغْرَقْنَاهُمْ أَجْمَعِينَ ( 77 ) Enbiya Suresi - Aya 77
Âyetlerimizi yalanlayan kavminden onun öcünü aldik. Süphesiz onlar kötü bir kavimdiler. Biz de hepsini (suda) bogduk.
وَدَاوُودَ وَسُلَيْمَانَ إِذْ يَحْكُمَانِ فِي الْحَرْثِ إِذْ نَفَشَتْ فِيهِ غَنَمُ الْقَوْمِ وَكُنَّا لِحُكْمِهِمْ شَاهِدِينَ ( 78 ) Enbiya Suresi - Aya 78
Davud ve Süleyman'i da (hatirla). Hani onlar ekin hakkinda hüküm veriyorlardi. Hani milletin koyunlari (geceleyin) içinde yayilmisti, biz onlarin hükmüne sahittik.
فَفَهَّمْنَاهَا سُلَيْمَانَ ۚ وَكُلًّا آتَيْنَا حُكْمًا وَعِلْمًا ۚ وَسَخَّرْنَا مَعَ دَاوُودَ الْجِبَالَ يُسَبِّحْنَ وَالطَّيْرَ ۚ وَكُنَّا فَاعِلِينَ ( 79 ) Enbiya Suresi - Aya 79
Biz onu(n hükmünü) hemen Süleyman'a bildirmistik; (zaten) herbirine hüküm ve ilim vermistik. Davud'la beraber tesbih etsinler diye, daglari ve kuslari buyruk altina aldik. (Bütün bunlari) yapan bizdik.
وَعَلَّمْنَاهُ صَنْعَةَ لَبُوسٍ لَّكُمْ لِتُحْصِنَكُم مِّن بَأْسِكُمْ ۖ فَهَلْ أَنتُمْ شَاكِرُونَ ( 80 ) Enbiya Suresi - Aya 80
Ona, sizi savasta korumak için zirh yapma sanatini ögrettik, artik sükreder misiniz?
وَلِسُلَيْمَانَ الرِّيحَ عَاصِفَةً تَجْرِي بِأَمْرِهِ إِلَى الْأَرْضِ الَّتِي بَارَكْنَا فِيهَا ۚ وَكُنَّا بِكُلِّ شَيْءٍ عَالِمِينَ ( 81 ) Enbiya Suresi - Aya 81
Bereketli kildigimiz yere dogru, Süleyman'in emriyle yürüyen siddetli rüzgari, onun buyruguna verdik. Biz her seyi biliyorduk.
وَمِنَ الشَّيَاطِينِ مَن يَغُوصُونَ لَهُ وَيَعْمَلُونَ عَمَلًا دُونَ ذَٰلِكَ ۖ وَكُنَّا لَهُمْ حَافِظِينَ ( 82 ) Enbiya Suresi - Aya 82
Onun için dalgiçlik yapan ve bundan baska isler de gören seytanlardan da onun buyrugu altina verdik. Onlarin hepsini biz gözetiyorduk.
وَأَيُّوبَ إِذْ نَادَىٰ رَبَّهُ أَنِّي مَسَّنِيَ الضُّرُّ وَأَنتَ أَرْحَمُ الرَّاحِمِينَ ( 83 ) Enbiya Suresi - Aya 83
Eyyûb da: "Basima bir bela geldi, (sana sigindim), sen merhametlilerin en merhametlisisin" diye Rabbine nida etti.
فَاسْتَجَبْنَا لَهُ فَكَشَفْنَا مَا بِهِ مِن ضُرٍّ ۖ وَآتَيْنَاهُ أَهْلَهُ وَمِثْلَهُم مَّعَهُمْ رَحْمَةً مِّنْ عِندِنَا وَذِكْرَىٰ لِلْعَابِدِينَ ( 84 ) Enbiya Suresi - Aya 84
Biz de onun duasini kabul ettik de basina gelenleri kaldirdik. Katimizdan bir rahmet ve kulluk edenlere bir hatira olmak üzere, ona tekrar ailesini ve kaybettikleriyle bir mislini daha verdik .
وَإِسْمَاعِيلَ وَإِدْرِيسَ وَذَا الْكِفْلِ ۖ كُلٌّ مِّنَ الصَّابِرِينَ ( 85 ) Enbiya Suresi - Aya 85
Ismail, Idris ve Zülkifl'i de (hatirla). Onlarin hepsi de sabredenlerdendi.
وَأَدْخَلْنَاهُمْ فِي رَحْمَتِنَا ۖ إِنَّهُم مِّنَ الصَّالِحِينَ ( 86 ) Enbiya Suresi - Aya 86
Onlari da rahmetimizin içine aldik. Onlar gerçekten salih olanlardandi.
وَذَا النُّونِ إِذ ذَّهَبَ مُغَاضِبًا فَظَنَّ أَن لَّن نَّقْدِرَ عَلَيْهِ فَنَادَىٰ فِي الظُّلُمَاتِ أَن لَّا إِلَٰهَ إِلَّا أَنتَ سُبْحَانَكَ إِنِّي كُنتُ مِنَ الظَّالِمِينَ ( 87 ) Enbiya Suresi - Aya 87
Zünnun'u (balik sahibi Yunus'u) da hatirla. Hani o, öfkelenerek gitmisti de, bizim kendisini hiçbir zaman sikistirmayacagimizi sanmisti. Fakat sonunda karanliklar içinde: "Senden baska ilâh yoktur, sen münezzehsin, Süphesiz ben haksizlik edenlerden oldum" diye seslenmisti.
فَاسْتَجَبْنَا لَهُ وَنَجَّيْنَاهُ مِنَ الْغَمِّ ۚ وَكَذَٰلِكَ نُنجِي الْمُؤْمِنِينَ ( 88 ) Enbiya Suresi - Aya 88
Biz de duasini kabul ile icabet ettik, kendisini üzüntüden kurtardik. Iste biz iman edenleri böyle kurtaririz.
وَزَكَرِيَّا إِذْ نَادَىٰ رَبَّهُ رَبِّ لَا تَذَرْنِي فَرْدًا وَأَنتَ خَيْرُ الْوَارِثِينَ ( 89 ) Enbiya Suresi - Aya 89
Zekeriya da hani Rabbine: "Rabbim! Beni tek basima birakma, sen varislerin en hayirlisisin" diye nida etmisti.
فَاسْتَجَبْنَا لَهُ وَوَهَبْنَا لَهُ يَحْيَىٰ وَأَصْلَحْنَا لَهُ زَوْجَهُ ۚ إِنَّهُمْ كَانُوا يُسَارِعُونَ فِي الْخَيْرَاتِ وَيَدْعُونَنَا رَغَبًا وَرَهَبًا ۖ وَكَانُوا لَنَا خَاشِعِينَ ( 90 ) Enbiya Suresi - Aya 90
Biz de duasini kabul ile icabet ettik de kendisine Yahya'yi ihsan ettik. Ve esini (dogum yapmaya) elverisli hale getirdik. Dogrusu onlar iyiliklerde yarisiyorlar, umarak ve korkarak bize yalvariyorlardi. Bize karsi derin saygi duyuyorlardi.
وَالَّتِي أَحْصَنَتْ فَرْجَهَا فَنَفَخْنَا فِيهَا مِن رُّوحِنَا وَجَعَلْنَاهَا وَابْنَهَا آيَةً لِّلْعَالَمِينَ ( 91 ) Enbiya Suresi - Aya 91
Irzini koruyan Meryem'e ruhumuzdan üflemis, onu ve oglunu, âlemler için bir mucize kilmistik.
إِنَّ هَٰذِهِ أُمَّتُكُمْ أُمَّةً وَاحِدَةً وَأَنَا رَبُّكُمْ فَاعْبُدُونِ ( 92 ) Enbiya Suresi - Aya 92
Dogrusu bu sizin ümmetiniz (tevhid dini olan müslümanlik), bir tek ümmettir (bir tek din olarak sizin dininizdir). Ben de sizin Rabbinizim. O halde bana kulluk edin.
وَتَقَطَّعُوا أَمْرَهُم بَيْنَهُمْ ۖ كُلٌّ إِلَيْنَا رَاجِعُونَ ( 93 ) Enbiya Suresi - Aya 93
Ama insanlar din konusunda aralarinda bölüklere ayrildilar ama, hepsi bize döneceklerdir.
فَمَن يَعْمَلْ مِنَ الصَّالِحَاتِ وَهُوَ مُؤْمِنٌ فَلَا كُفْرَانَ لِسَعْيِهِ وَإِنَّا لَهُ كَاتِبُونَ ( 94 ) Enbiya Suresi - Aya 94
Inanmis olarak yararli is isleyenin emegi inkâr edilmeyecektir. Biz süphesiz onu yazmaktayiz.
وَحَرَامٌ عَلَىٰ قَرْيَةٍ أَهْلَكْنَاهَا أَنَّهُمْ لَا يَرْجِعُونَ ( 95 ) Enbiya Suresi - Aya 95
Yok ettigimiz bir memleket (ahalisinin ahiretteki cezasini da çekmek üzere) bize dönmemesi gerçekten imkansizdir.
حَتَّىٰ إِذَا فُتِحَتْ يَأْجُوجُ وَمَأْجُوجُ وَهُم مِّن كُلِّ حَدَبٍ يَنسِلُونَ ( 96 ) Enbiya Suresi - Aya 96
Nihayet Ye'cûc ve Me'cûc(un seddi) açildigi zaman, ki onlar her dere ve tepeden akin edip çikarlar.
وَاقْتَرَبَ الْوَعْدُ الْحَقُّ فَإِذَا هِيَ شَاخِصَةٌ أَبْصَارُ الَّذِينَ كَفَرُوا يَا وَيْلَنَا قَدْ كُنَّا فِي غَفْلَةٍ مِّنْ هَٰذَا بَلْ كُنَّا ظَالِمِينَ ( 97 ) Enbiya Suresi - Aya 97
Ve gerçek vaad yaklastiginda, iste o zaman kâfir olanlarin gözleri beleriverir. "Eyvah bizlere! Dogrusu biz bundan gaflet içindeydik, hayir biz zalim kimselerdik." derler.
إِنَّكُمْ وَمَا تَعْبُدُونَ مِن دُونِ اللَّهِ حَصَبُ جَهَنَّمَ أَنتُمْ لَهَا وَارِدُونَ ( 98 ) Enbiya Suresi - Aya 98
Siz ve Allah'dan baska taptiklariniz, cehennemin yakitisiniz; oraya gireceksiniz.
لَوْ كَانَ هَٰؤُلَاءِ آلِهَةً مَّا وَرَدُوهَا ۖ وَكُلٌّ فِيهَا خَالِدُونَ ( 99 ) Enbiya Suresi - Aya 99
Eger onlar ilâh olsalardi, oraya girmeyeceklerdi. Hepsi orada temelli kalacaktir.
لَهُمْ فِيهَا زَفِيرٌ وَهُمْ فِيهَا لَا يَسْمَعُونَ ( 100 ) Enbiya Suresi - Aya 100
Orada onlarin bir inlemeleri vardir. Bunlar orada (sagir olup) bir sey de isitemezler.
إِنَّ الَّذِينَ سَبَقَتْ لَهُم مِّنَّا الْحُسْنَىٰ أُولَٰئِكَ عَنْهَا مُبْعَدُونَ ( 101 ) Enbiya Suresi - Aya 101
Süphesiz katimizdan kendileri için güzel seyler takdir edilmis olanlar, iste oradan (cehennemden) uzak tutulanlardir.
لَا يَسْمَعُونَ حَسِيسَهَا ۖ وَهُمْ فِي مَا اشْتَهَتْ أَنفُسُهُمْ خَالِدُونَ ( 102 ) Enbiya Suresi - Aya 102
Bunlar onun (cehennemin) ugultusunu bile duymazlar. Canlarinin istedigi seyler içinde temelli kalirlar.
لَا يَحْزُنُهُمُ الْفَزَعُ الْأَكْبَرُ وَتَتَلَقَّاهُمُ الْمَلَائِكَةُ هَٰذَا يَوْمُكُمُ الَّذِي كُنتُمْ تُوعَدُونَ ( 103 ) Enbiya Suresi - Aya 103
O en büyük korku bunlari üzmez; kendilerini melekler: "Size söz verilen gün iste bugündür" diye karsilarlar.
يَوْمَ نَطْوِي السَّمَاءَ كَطَيِّ السِّجِلِّ لِلْكُتُبِ ۚ كَمَا بَدَأْنَا أَوَّلَ خَلْقٍ نُّعِيدُهُ ۚ وَعْدًا عَلَيْنَا ۚ إِنَّا كُنَّا فَاعِلِينَ ( 104 ) Enbiya Suresi - Aya 104
Gögü, kitab dürer gibi dürdügümüz zaman, yaratmaya ilk basladigimiz gibi, katimizdan verilmis bir söz olarak onu tekrar var edecegiz. Dogrusu biz bunlari yapariz.
وَلَقَدْ كَتَبْنَا فِي الزَّبُورِ مِن بَعْدِ الذِّكْرِ أَنَّ الْأَرْضَ يَرِثُهَا عِبَادِيَ الصَّالِحُونَ ( 105 ) Enbiya Suresi - Aya 105
And olsun ki, Tevrat'tan sonra Zebûr'da da yeryüzüne ancak iyi kullarimin mirasçi oldugunu yazmistik.
إِنَّ فِي هَٰذَا لَبَلَاغًا لِّقَوْمٍ عَابِدِينَ ( 106 ) Enbiya Suresi - Aya 106
Süphesiz bu Kur'ân'da kulluk eden kimseler için kâfi bir ögüt vardir.
وَمَا أَرْسَلْنَاكَ إِلَّا رَحْمَةً لِّلْعَالَمِينَ ( 107 ) Enbiya Suresi - Aya 107
(Ey Muhammed!) biz seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik.
قُلْ إِنَّمَا يُوحَىٰ إِلَيَّ أَنَّمَا إِلَٰهُكُمْ إِلَٰهٌ وَاحِدٌ ۖ فَهَلْ أَنتُم مُّسْلِمُونَ ( 108 ) Enbiya Suresi - Aya 108
De ki, bana ancak söyle vahyolunuyor: "Ilâhiniz ancak tek bir ilâhtir. Simdi siz artik müslüman oluyor musunuz?"
فَإِن تَوَلَّوْا فَقُلْ آذَنتُكُمْ عَلَىٰ سَوَاءٍ ۖ وَإِنْ أَدْرِي أَقَرِيبٌ أَم بَعِيدٌ مَّا تُوعَدُونَ ( 109 ) Enbiya Suresi - Aya 109
Eger (yine de) yüz çevirirlerse, de ki: "Size düpedüz açikladim; tehdit olundugunuz seyin yakin mi, uzak mi oldugunu bilmem."
إِنَّهُ يَعْلَمُ الْجَهْرَ مِنَ الْقَوْلِ وَيَعْلَمُ مَا تَكْتُمُونَ ( 110 ) Enbiya Suresi - Aya 110
Süphesiz Allah açiga vurulan sözü de bilir, gizlediklerinizi de bilir.
وَإِنْ أَدْرِي لَعَلَّهُ فِتْنَةٌ لَّكُمْ وَمَتَاعٌ إِلَىٰ حِينٍ ( 111 ) Enbiya Suresi - Aya 111
Bilmem belki bu gecikme sizi denemek ve bir süreye kadar geçindirmek içindir.
قَالَ رَبِّ احْكُم بِالْحَقِّ ۗ وَرَبُّنَا الرَّحْمَٰنُ الْمُسْتَعَانُ عَلَىٰ مَا تَصِفُونَ ( 112 ) Enbiya Suresi - Aya 112
(Hz. Peygamber söyle) dedi: "Ey Rabbim! Aramizda gerçekle hükmet ve Rabbimiz O Rahmân'dir ki, isnad ettiginiz (yalan) vasiflariniza karsi yardimina siginilacak olan ancak O'dur. "
Facebook Twitter Google+ Pinterest Reddit StumbleUpon Linkedin Tumblr Google Bookmarks Email


Select language



Select surah


شبكة تواصل العائلية 1445 هـ
Powered by Quran For All version 2
www.al-naddaf.com ©1445h